Bipolar Bozukluk, (İki Uçlu Duygudurum Bozukluğu, Manik Depresif Bozukluk) yineleyen mani, hipomani, karma ve depresyon hastalık dönemleri ile seyreden kronik bir hastalıktır. Hastalığın patogenezinde çevresel ve genetik etmenler önemli rol oynamaktadır. Hastalık sırasında duygudurum bozukluğu çekirdek belirti olmasına rağmen, biyolojik ritim, davranış ve bilişsel işlevlerdeki aksama gidişat üzerindeki asıl etkili faktörlerdir. Bipolar bozuklukta birbirinden farklı ilaçların kullanımı ve bu farmakolojik ajanların manik ya da depresif dönemlerdeki farklı etkinlikleri, hastalığın biyokimyasal temellerinde yatan karmaşıklığa işaret etmektedir. Hastalığın genetik ve kimyasal temellerine eklenen stresli yaşam olayları, aile içi çatışmalar, sosyal ilişkiler, uyku uyanıklık döngüsünde bozulmalar, ilaç uyumunda bozukluk gibi tetikleyiciler yinelemelerin ortaya çıkmasında rol oynar. Başlangıç yaşı gen ellikle 20 yaş civarındadır. Hastalık doğası gereği hipomanik, manik ve depresif dönemlerle seyreder. Manik ve hipomanik dönemler bahar ve yaz mevsimlerinde artış gösterirken, kış mevsiminde depresif dönemlerin artış gösterdiği belirlenmiştir. Ancak bu durum kişiden kişiye değişebilmektedir. Dönemler arasında hastalık belirtilerinin olmadığı ötimik dönemler olur.
Manik dönem belirtileri: En az bir hafta süren (hastaneye yatmayı gerektiriyorsa herhangi bir süre), olağandışı ve sürekli yükselmiş, taşkın ya da irritabl ayrı bir duygudurum döneminin olması, benlik saygısında abartılı artış , uyku gereksiniminde azalma, her zamankinden daha konuşkan olma ya da konuşmayı sürdürmede zorlama, fikir uçuşmaları ya da öznel olarak düşünceler yarışıyormuş gibi yaşantılama, dikkatin kolaylıkla önemsiz ya da ilgisiz bir dış uyarana çekilebilmesi, toplumsal olarak, işte ya da okulda ya da cinsel olarak etkinlikte artış, sınırsızca alış veriş yapma, düşüncesizce cinsel girişimlerde bulunma, amaçsızca iş yatırımları yapma gibi kötü sonuçlar doğurma olasılığı yüksek zevk veren etkinliklere katılma hali vardır.
Hipomanik dönem belirtileri: Manik dönemde görülen belirtilerin yoğunluğu hastane yatışı gerektirmeyecek düzeydedir ve belirtilerin süresi en az dört gündür.
Depresif dönem belirtileri: En az iki hafta süren hastanın kendisinin bildirdiği ya da başkası tarafından gözlemlenen her gün süren depresif duygudurumunun olması, tüm etkinliklere karşı ilgi kaybının olması ya da bu etkinliklerden eskisi gibi zevk alamıyor olması. Ayrıca bu dönemde perhizde değilken önemli ölçüde kilo verme ya da kilo alma olabilir. Uykusuzluk ya da uykuya dalma güçlüğü, hareketlerde ve zihinsel olarak huzursuzluk hali ya da yavaşlama görülür. Yorgunluk ve enerji kaybı eşlik eder. Değersizlik ve uygun olmayan suçluluk düşünceleri hakimdir. Dikkat dağınıklığı, konsantrasyon güçlüğü, yineleyen ölüm düşünceleri gözlenebilir.
Bipolar bozukluk tanısı koyulurken manik dönem daha dikkat çekici olup tanı koyulmasını kolaylaştırır. Bununla beraber hastalık kendini tekrarlayan depresif dönemlerle gösterebilir. Bu da doğru tanı koyulmasını zorlaştıran bir durumdur. Tek uçlu depresyondan ayırımını gerektirir. Çünkü hastalık kendini ergenlik ya da erken yetişkinlik yıllarında beliren depresyonla gösterebilir. Bazen bu depresif dönemler klinik açıdan dikkati çekecek kadar ciddidir fakat bazen de bu dönemler ergen ve çevresi tarafından ergenlik problemleri olarak tanımlanabilir. Daha karıştırıcı olan şey de bazen ilk mani döneminin eğer ağır ve psikotik özellikleri de varsa (işitsel ve görsel halüsinasyonlar ya da kötülük göreceğine dair düşünce bozulmaları gibi) şizofrenin ilk döneminden ayrımı zor olabilir. Kesin tanıyı koyduran klinik takiptir. Yapılan çalışmalarda bipolar bozukluk hastalarının doğru tanıyı alma süreçlerinin 10 yılı bulduğu saptanmıştır. Bipolar Bozukluk; şizofreni, şizoaffektif bozukluk, kişilik bozuklukları ,dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ile karışabilir.
BİPOLAR BOZUKLUK TİP 2
En az bir hipomani dönemi ve en az bir major depresyon dönemi tanı ölçütlerinin karşılandığı ancak hiçbir zaman mani dönemi geçirilmemiş olduğu bipolar bozukluk tipidir. Bipolar Bozukluk tip 2, tip 1 ile karşılaştırıldığında daha depresif bir görüntü sunmaktadır.
Bipolar Bozukluk Tedavisi
Bipolar bozukluğun ana tedavisi ilaç tedavisidir. Duygudurum düzenleyici ilaçlar, antipsikotikler, antidepresanlar, anksiyolitikler ve gerektiğinde güçlendirici tedavilerle hastanın mevcut atağının tedavisi ve ötimik dönemde kalması sağlanır. Bununla beraber gereken ataklarda elektrokonvulsif tedavi (EKT) de uygulanır. Bipolar bozukluğu olan hastaların tedavilerinde başarılı olmanın anahtarlarından biri de ilaç kullanımının yaratabileceği yan etkilerin yönetilmesi ve gözlenmesidir. Rahatsız edici yan etkiler ilaca uyumsuzluğu artırabilir. Bipolar Bozuklukta ilaçlar, atak dönemleri geçip ötimik yani hastalık belirtisi olmayan dönemde hasta tarafından kontrolsüzce kesilebilmektedir. Bu durum da tekrar atak yaşanması olasılığını artırır. Bu dönemlerde duygudurum düzenleyici ilaçların devamı çok önemlidir. Farmakoterapinin yanı sıra psikoterapiler de bipolar bozukluğun tedavisi açısından önemlidir. Psikoterapinin başlıca hedefleri hastaya hastalığını anlatmak, huzursuzluk ve umutsuzluğunu düzeltmek, hastanın kendi kontrolündeki değişkenlerin önemini hissettirerek yapabileceği bir şey olmadığı duygusunu azaltmak ve sağaltım işbirliğini artırmaktır. Psikoterapiler sırasında mutlaka hastalık hakkında eğitim de düzenlenmelidir. Psikoeğitimin en önemli katkısı hastalık sıklığını azaltmak ve ilaca uyumu artırmaktır. Ailedeki eleştirici, düşmanca ve aşırı duygusal tutumların (yüksek duygulanım ifade edilmesi) hastalık yinelemesini artırdığı öngörüldüğünden, aileye de psikoeğitim verilmesi gerekmektedir. Sosyal ve sirkadyen ritimlerin düzenlenmesi ile hastanın uygun ışık alımı sağlanmalı ve uyku uyanıklık düzeni sağlanmalıdır.